KADİR ÜSTÜN - Biden BMGK’da İsrail’i Kaderine Mi Terk Etti?

KADİR ÜSTÜN - Biden BMGK’da İsrail’i Kaderine Mi Terk Etti?

Yeni Şafak
00:06:09
Link

About this episode

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan (BMGK) ABD’nin çekimser kalması sayesinde çıkan
‘derhal ateşkes kararı’ Biden yönetiminin İsrail Başbakanı Netanyahu’ya siyasi baskısının
devam ettiğini gösteriyor. Beyaz Saray kararın ‘bağlayıcılığı’ olmadığını ve politikalarında
hiçbir değişiklik olmadığını vurgulayarak Tel Aviv’le tansiyonu düşürmeye çalışsa da BMGK
kararından hemen sonra Netanyahu Washington’a göndereceği heyetin ziyaretini iptal etti.
7 Ekim’den beri veto gücüyle İsrail’i diplomatik olarak koruyan Biden yönetiminin bu sefer
çekimser kalmayı tercih etmesi ikili ilişkilerdeki krizin artık zirveye çıktığını gösteriyor.
Biden’la arası iyice bozulan Netanyahu’nun Trump’a oynaması mümkün ancak Trump da
savaşın bitirilmesi gerektiği yönünde sözler sarf ederek Amerikan baskısını artırmış oldu.
KARARIN YAPTIRIM GÜCÜ
BMGK kararının uluslararası hukuk açısından bağlayıcılığı var ancak kararın uygulanmasını
sağlayacak olan da büyük güçler olduğu için Gazze’de doğrudan bir sonuç vermesi zor
görünüyor. Ramazan ayında ateşkes öngören karar, Hamas’a rehineleri serbest bırakması
çağrısında bulunurken İsrail’in de insani yardımın önünü açmasını istiyor. BMGK kararı bu
hedeflere ulaşılmasını sağlayacak bir yaptırım gücüne sahip değil ancak İsrail’in diplomatik
olarak tamamen yalnız kaldığını göstermesi açısından önemli. Amerikan vetosu kalkanı
sayesinde uluslararası sistemi hiçe sayma lüksüne sahip olduğuna inanan İsrail, bu karar
sonrasında en azından şimdilik Refah’a kapsamlı bir operasyondan kaçınma ihtiyacı
hissedecektir. Amerika’nın ateşkes için ön koşul olarak bütün rehinelerin bırakılması
ısrarından vazgeçmesi de İsrail için önemli bir diplomatik yenilgi sayılabilir.
İsrail Dışişleri Bakanı Katz, Washington’a meydan okurcasına bu karara uymayacaklarını ve
Hamas’ı yok edip bütün rehineleri kurtarana kadar savaşacaklarını söyledi. Buna karşın
Biden’ın kendi üzerindeki baskıyı azaltmak için çekimser kalarak geçmesine izin verdiği
kararın uygulanması yönünde bir ciddi bir inisiyatif almasını beklemek gerçekçi olmaz.
Basına yansıdığı kadarıyla Biden yönetimi kararın müzakere sürecinde metinde ‘sürekli’
yerine ‘kalıcı’ ateşkes ibaresinin kullanılmasını sağlamış. Washington bu şekilde ateşkes
baskısını sulandırmış oluyor zira ‘kalıcı’ kelimesi İsrail’in ateşkes ilan edip sonra herhangi
bir bahaneyle ateşkesi ihlal etmesinin önünü açmış oluyor. Ayrıca Biden yönetimi
rehinelerin serbest bırakılması talebini metne dahil ettirmekle İsrail’e Hamas’ın BMGK
kararına uymadığı argümanını kullanması için zemin hazırlamış oluyor. Bu bağlamda
Hamas legal olarak BMGK kararının doğrudan muhatabı olmamasına rağmen rehineleri
bırakma çağrısı yapılması İsrail’in pozisyonunu güçlendirme çabası olarak da okunabilir.
ATEŞKES MÜZAKERELERİ
BMGK kararının hemen öncesinde, Katar’da devam eden müzakerelerde İsrail’in 700
Filistinli mahkûm karşılığında 40 İsrailli ve Amerikalı rehinenin serbest bırakılmasını
içeren geçici bir ateşkese razı olduğu basına yansımıştı. Ancak Hamas’ın esir takasının
insani yardım, yerinden olanların geri dönmesi ve askeri operasyonların durdurulmasını
da içeren daha geniş bir anlaşmada ısrar ettiği biliniyor. İsrail Amerikan baskısıyla bu
konularda müzakere pozisyonunu yumuşatmış görünse de Hamas’ın sadece rehinelere
odaklanan bu anlaşmayı kabul edip etmeyeceği belli değil. Washington’un çekimser kalarak
BMGK kararına geçit vermesi de hem Hamas’a hem de İsrail’e ateşkes için baskı çabası

olarak değerlendirilebilir.