Rüzgarda yağmuru selamlamayı ihmal etmeden
Yere doğru süratle çakılmakta olan gençliğim
Teselli veriyor göklere
Eski beni nerede,
Ve nasıl kaybettiğimi hatırlamıyorum
Sadece bir akşam vakti,
Balkon serinliğinde otururken, geldiğim tüm yolların bana ne kadar uzak olduğunu gördüm
Hayat beni taşıyor sihirli ellerinde,
Bir sabah taşımaktan usanıp bırakacak
Kesintisiz bir akşam oldu bu akşam
Pencerede bilmediğim yağmurlar vardı
Biter mi hiç insanın kendine soracakları?
Çünkü ben dünyanın nasıl bir yer olduğunu görünce,
Üstüme öyle bir hüzün çöktü ki,
Altında bir çiçek gibi ezildim...
Onun için de, bu masmavi dünyada ne kokum kaldı, ne rengim...
Ben bir defterin iki sayfası arasında değil,
Milyonlarca insanın arasında kurutulmuş bir çiçeğim
Ben insanın diğer yüzünü görünce, ilkini hatırlamam...
Senin pencerenden görünen güller,
Bir başkasının penceresinden bakınca, bir avuç ottan ibaret görünebilir.
Herkes aynı şeye bakar ama herkes aynı şeyi göremez.
Gör isterdim sana bir mucizeye bakar gibi baktığımı...
Bana dünyanın en acı şeyini sorsalar,
Aklıma ilk gelen, çektiğim yabancılık hissi olurdu
Dünya üzerinde, tüm sevdiklerine yabancı olmaktan daha büyük bir acı olamazdı...
Kimdim ben bu kadar kırılmadan önce?
Sonradan bilinen kıymetin,
Kaybettikten sonra varılan değerin,
Ve kaçırılan heveslerin telafisi olmaz.
Bence kusura bakmalıyım
Eksildim ben, azaldı içimdeki su
Yeşermiyor cümlem
Tartışmalardan uzak kalmak istediğim bir yaştayım
Bana bir filin uçabileceğini söylesen,
''Kesinlikle haklısın'' derim
Aklımdan kaç kez geçtiğini soracak olursan,
''Bir kez'' derim.
Çünkü geldin, ve hiç gitmedin.
Yaşarken ne istedik de bulmadık?
Takvimden düşen her yaprak, bize her şeyin aslında boş olduğunu öğretmedi mi?
Gün gün her çaresizliğe meydan okumadık mı?
Kalabalıkta yitirdiğimizi, yalnızlığın tam ortasında bulmadık mı?
Sonra aramızda şehirler, ülkeler, belki dünyalar girecek
Hiç karşılaşamayacağız...
Kader ağlarını örmeyecek bizi bir araya getirmek için...
Sonra birimiz ölecek
Diğerimiz bunu bilmeyecek...
Bu yüzden yıllardır kötü seviyorum kendimi...
Sevgi deyince, ölüm aklıma geliyor hemen
Söyle
Sana yaşayan bir varlığın şefkatini veren biri,
Yaşadığının farkına varmandan başka ne ister senden?
Bu kar gecesinde uzaktan,
Yoldan,
Rüzgar gibi eski Anadolu'dan,
Sesin nerde kaldı?
Kar içindesin
Ne sabahtır bu mavilik,
Ne akşam!
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına,
Gök,
Deniz aşkına,
Ait olduğun gökyüzünde seni özgür bırakmaktı, sevmek.
Koparmamaktı kanatlarını.
Mahrum etmeye yeltenmemekti
Sevmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razı olmaktı
Çocuksu bir saflıkla,
Tek vazgeçemediğinin ben olduğuma kendimi inandırarak hayatına boyun eğmekti
Dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan...
Bak yoksun…
Bunun anlamını bilmiyor musun?
Kapat gözlerini ve bana bak...
Ben diye ne varsa gördüğün, işte o senin yokluğun…
Gerçeklerle Aramdaki Mesafe- Seyyid Ensar/ Şahsiyet/ Öyle Bir Uğradım- Maral Atmaca/Bütün Şiirleri- Füruğ Ferruhzad