Sözel tarih önemlidir. Ancak tarih yazımı, anılara pek güvenmez, mutlak gerçek diye kabul etmez. Bilinir ki, insan hafızası yanıltır, hayal gücü ile hakikati birbirine karıştırır, zamanla düşler ile gerçeği ayırt edemez hale gelebilir.
Gerçeğin değil, itibarın kanıtıdır çoğu zaman anılar!
Bu sebeple, her fısıltı süzgeçten geçirilmeden doğru kabul edilmez.
Günümüzde nörobilim ortaya çıkardı; kurnaz beyin insana hep oyun oynar, tuzaklar kurar ve yaşamın hakikatini budayarak onu kendince şekillendirir. Mesela:
Olmasını/olmak istediğini gerçek gibi anlatır beyin; anıları yeniden yeniden kurgular.
Bu cümleleri okuduğum bir kitap üzerine yazdım:
✍️ | Soner Yalçın yazdı…