Hz. Musa ve yılan âsâ! / Kerem önder

Hz. Musa ve yılan âsâ! / Kerem önder

Kerem Önder
00:43:10
Link

About this episode


Kadir gecesi

“Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?” Taha 17

“Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.” Taha 18

“Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.” 19

“Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!” 20

“Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.” Taha 21

“Asânı yere at!” Mûsâ atıp da onu yılan gibi kımıldanır görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Allah dedi ki:) “Ey Mûsâ! Korkma, benim huzurumda peygamberler korkmaz.” Neml 10

Musa (موىس (adı açık olarak 124 defa geçer. Bir defa "Allah ile konuşan" olarak ima edilir. İbrahim (إبراهيم (adı açık olarak 69 defa geçer. "Allah'ın dostu" olarak ima edilmiştir

“Allah Teâlâ, bu iki şeye işaret edince, onlardan herbirini, kesin bir mucize ve net akli bir delil kıldı ve o asayı, cansızlıktan, kerim olma (canlı olma) haline taşıdı. Binâenaleyh tek bir nazarla, bir cansız varlık, canlı bir varlık haline,
katı bir cisim (olan el de), nurâni - latif bir varlık haline dönüştüğüne göre, Allah, üçyüz altmış gün, kulunun kalbine nazar ettiğinde, onun kalbinin ölüm demek olan isyandan, taat saadetine ve marifet nuruna dönüşmesinde şaşılacak ne var?

O asâ, Hz. Musa´nın sağ elinde idi. Sağ elde oluşunun bereketi sayesinde o, bir ejderhaya, ve bir bürhân haline önüşmüştür. Mü´minin kalbi de "Rahman´ın iki parmağı arasındadır." Binâenaleyh Hz. Musa (a.s)´ın sağ eli için
böyle bir bereket tahakkuk ettiğine göre, mü´minin kalbinin, Rahman´ın iki parmağı arasında oluşunun bereketi sayesinde, masiyet (günah) karanlığından, kulluk nûrûna geçmesinde şaşılacak ne var?

Önemsiz birşeyden, çok kıymetli birşey meydana getirmek isteyen kimse onu eline alıp, etrafındakilere göstererek: "Bu nedir?" der. Onlar da: "O, falanca şeydir" derler. Daha sonra bu kimse, o şeyin en belirgin vasfını belirledikten sonra, onlara, "Bundan şunu şunu alın" der. Binâenaleyh Allah Teâlâ´da o asanın, meselâ yılana dönüşmesi; denize vurulmasıyla denizin yarılması; taşa vurulmasıyla, taştan kaynakların fışkırması gibi, o kıymetli mucizeleri ortaya koymak istediği için, asayı önce Hz. Musa´ya sorup, sanki ona "Ey Musa, şu elindeki şeyin gerçeğinin ne olduğunu ve ne zararı ne faydası olan bir ağaç olduğunu biliyor musun?" dedi ve daha sonra da onu büyük bir ejderhaya çevirdi. İşte böylece Allah Teâlâ, bu şekilde, insanların akıllarını, kudretinin mükemmelliğine ve azametinin sonsuzluğuna
çevirdi. Çünkü O, insanlar nazarında en basit olan birşeyden, en büyük mucizeleri ortaya koymuştur.

Cenâb-ı Hak, Hz. Musa (a.s)´a önce ilahi kelâmı ile konuşup, o da bundan dolayı dehşete korkuya kapılınca, onun bu
dehşet ve hayretini giderip, onu teskin etmek için, onunla nsanların konuştuğu sözlerle konuştu. Bunun hikmeti şudur: Hz. Musa {a,s), Allah´ın huzurunda dehşete kapılınca, Aziz olan Allah, onun bu dehşetini gidermek istedi ve ona kolayca cevab vereceği asasını sordu. İşte mü´minin durumu da böyle olur. Haşrolup Rabbisinin huzuruna vardığında, dehşet ve korkuya düşecek ve utanma hissi, konuşmasına engel olacaktır. İşte o zaman Allah Teâlâ ona, dünyada iken çok iyi bildiği şeyi, yani tevhidi sorar. Buna cevap verebilince, o ürkekliği ve korkusu zail olur.

Bu sorunun faydası, Hz. Musa´yı, ejderhaya çevirildiğinde o asadan korkmaması İçin, onun bir ağaç olduğunu iyice anlatmaktır.
"Namaz kılan, Rabbi ile fısıldaşır" “Rahim Rab´den sözlü bir selâm (vardır o mü’minlere)”

Hz. Musa (a.s) "Benim asam" deyince, Allah Teâlâ, "Onu yere bırak" dedi. O da, Allah´ın dışında kalan herbir şeye iltifat edip, değer vermenin Allah´dan alıkoyacağını ve o şeyin adeta kendisini öldürüp yok edecek bir yılan gibi
olduğunu anlasın diye, o asâ, attığında birden koşup duran (hızla hareket eden) bir yılan oluverdi. İşte bundan ötürü, Hz. İbrahim (a.s): "Alemlerin Rabbi müstesna, onlann hepsi benim düşmanım" dedi (Şuâra, 77)