
Öykü: Refik Halid Karay - Garip Bir Hediye
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Hediye gerçekten garip. Bir tıraş fırçası. Her ne kadar fildişi saplı, nakışlı, işlemeli de olsa tıraş fırçası nihayetinde. Hediye olarak bula bula bunu mu bulmuş? Kim, kime, neden, nerede hediye etmiş ki bu fırçayı?
Söz konusu fırça Büyük Savaş yıllarında; Mısır’dan Selanik’e, oradan da İstanbul’daki baba ocağına dönen bir Türk askerine Selanik limanında bir Yahudi tüccar tarafından hediye edilmiş.…. Feridun, Mısır’dan Selanik'e dönüyordu, limana demir atmışlardı. Yolculardan kılıksız bir ihtiyar Yahudi, güvertede dünyadan habersiz, hırs ve heyecan içinde eşyalarını istif etmekle meşgul iken vincin altına girmiş ve tam o sırada demir kancadan kurtulan bir iri denk olanca ağırlığıyla herifin başına inerken o, eşi bulunmaz bir çeviklikle hemen fırlamış, kucaklayınca Yahudi’yi ölümden kurtarmıştı. Fakat yük Feridun’un tam omuzunun yanından asker kaputunu yırtarak geçmişti. Kendine gelen Yahudi eşyalarının arasından bir kocaman kutu açmış, sıra sıra dizilmiş tıraş fırçalarından bir tanesini ayırmış ve ona …. hediye etmişti. Bir de dalga geçer gibi “Değerlidir, kadrini bil, sakın atma, zamanında işine yarar” demişti.
Bir aralık içine öyle bir hüzün, bir ümitsizlik doldu ki hemen oraya çökmek ve ağlaya ağlaya erimek, tükenmek istedi… Aslında aylardan beri dertler, tasalar içinde garip bir baygınlık gelip çatıyor, yüreğinde bir erime, tükenme seziyordu; bu belki bir kalp bozukluğuydu, beklenmeyen bir zamanda ölebilirdi. Ne iyi olacaktı. Keşke şimdi, şuracıkta düşüp kalsaydı, kurtulsaydı…"